içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

HER ÇOCUK BAŞARIR!

HER ÇOCUK BAŞARIR!

Bu toplumun en büyük sorunlarından birisi de eğitimdir.
Eğitimde bir türlü istenilen başarı yakalanamamaktadır.
Nedeni de gayet açıktır: Gelenekçi eğitimde ısrar edilmektedir.
Eğitim, usta-çırak ilişkisi ile yürütülmekte…
Eskinin doğruları, doğru kabul edilmekte…
Disiplin, dayak eğitimin temeli görülmekte…
Not ve ceza öğretmenin en büyük silahı sanılmakta…
“Zeki çocuklar eğitilmelidir” denilmekte.
Başarısız, tembel, yaramaz çocuklar, sistem dışına çıkarılsın
denilmekte...
Başarısız çocuklar suçlanmakta...
İyi de eğitimin amacı, çocuklara istenilen davranışı kazandırmak değil
midir?
Tüm çocuklar eğitilebilir.
Bunu kim söylüyor?
Anayasa, yasa, yönerge, genelge, yönetmelik…
En önemlisi de eğitim bilimleri…
Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayırımı gözetilmeksizin
herkese açıktır.
Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Temel eğitim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır.
Genellik ve eşitlik eğitimin temelidir.
Bu temelde…
Her çocuk eğitilebilir.

Her çocuk başarabilir.
Çocukta bir eksiklik bir sorun varsa, mutlaka bir nedeni vardır.
Bu nedeni ya da nedenleri gidermek eğitimcinin asli görevidir.
Çocuk suçlu ilan edilerek, eğitimde başarı yakalanamaz.
Çalışkan çocukları eğitmek kolaydır.
Onlar zaten hedeflerine ulaşmak için gereken gayreti fazlası ile
göstermektedirler.
Sorunlu çocuklar eğitilmelidir ki eğitim gerçek anlamda anlamını
bulsun.
Okul yıllarında başarısız görülen çocukların zaman içinde çok başarılı
oldukları, büyük işlere imza attıkları bilinmektedir.
Bir sürü örneği vardır.
Başarı öyküsü olanların hepsinin aslında bir de başarısızlık öyküsü
vardır.
Başarı öyküleri, başarısızlıklarla dolu…
Her kişi özeldir!
Dolayısı ile her kişinin özel yetenekleri vardır.
Bu yetenekler keşfedilmeyi beklemektedir.
Her çocuğun filizlenme yaşı farklıdır.
Emek ve sabır…
Eğitimin temelidir.
Bilim insanlarının birçoğu, okul çağlarında, öğretmenleri tarafından
“geri zekâlı” damgası yemiştir.
Aşağılanmış, horlanmış, dışlanmış, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz
kalmıştır.

Bunun en güzel örneği; Almanya doğumlu teorik fizikçi ve bilim insanı
olan tüm zamanların en iyi fizikçilerinden birisi olarak kabul edilen
Albert Einstein’dır.
“Einstein, 6 yaşına kadar konuşamamıştır. Okumayı söktüğünde
ise 9 yaşındadır. Albert Einstein, henüz ilkokul öğrencisiyken
sınıf öğretmeni annesine vermesi için ona bir mektup verir.
Einstein’ in annesi Pauline, mektubu eline alınca gözyaşlarına
boğulur. Küçük Einstein annesine mektupta ne yazdığını sorar.
Pauline ‘‘Oğlunuz çok zeki. Okulumuzdaki öğretmenler oğlunuz
için yeterli değil. Lütfen oğlunuzun kaydını başka bir okula
aldırın ya da özel eğitim verdirin. Böylesi onun için çok daha iyi
olacaktır.’’ yazdığını söyler.
Pauline, Einstein’a evde kendisi eğitim vermeye karar verir. Bir
sürü kitap alır ve her şeyi kendi öğretir. Ona ‘‘Sen dünyayı
değiştirebilecek kadar zeki ve farklısın.’’ der Pauline’ın
vefatından sonra onun eşyalarını karıştıran Einstein, eski bir
kitabın arasında yıllar önceki o mektubu bulur. Ancak mektupta
yazanlar Pauline’ın bahsettiğinin tam tersidir. Mektupta ‘‘Aptallık
ve anlama geriliğinden dolayı oğlunuzu okuldan almanızı tavsiye
ediyoruz.’’ yazılıdır.

‘‘Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma. Bana aptal dediler ve
atomu parçalayıp ellerine verdim’’ sözüyle de potansiyelimizi
başkalarının belirlemediğini anlatır.”
Kimin ne olacağı hiç belli olmaz.
Ummadık taş baş yarar.
Başaramaz denilenlerin başardığı, başarır denilenlerin başaramadığı
çok görülmüştür.
Eğitimciler; savcı, yargıç, hâkim değildirler.
Onlar, çocuğu eğitmekle görevlidirler.

Bir eğitimci…
Çocuklar arasında ayırım yapılmadan hepsine emek verilmelidir.
Çocukların her birisinin başarabileceğine inanmalıdır.
Bu inançla eğitim verildiğinde görülecektir ki her çocuk başarır!
Bu böyle biline…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum